Ehl-i Hadis ile Mu‘tezilî Kelamcıların Eleştiri Üslubu Üzerine
Fikrî ve ilmî gelişimin yapı taşlarından biri olan tenkid faaliyeti, ilk dönemlerden itibaren İslam Medeniyeti’nde yer edinmiştir. Sahabede ilmi yönü ağır basan tenkid/eleştiri faaliyeti, hicri birinci asrın ikinci yarısından itibaren siyasal bir boyut da kazanmıştır. Bu dönemde yapılan karşılıklı tenkitlerin saf/duru ve objektif bir ilmi tartışma niteliğinden uzak olacağı ilim ehlinin malumudur. Kişisel menfaatlerden uzak…
Eş‛arîliğin Şam Bölgesinde Yayılma Süreci
Tarihsel süreçte İslam düşünce ekolleri tek tip bir bütüncüllüğe sahip değillerdir. Bundan dolayı mezhepler mekân ve zamanın değişmesi, muhataplık ilişkileri gibi çeşitli etkenlere bağlı olarak farklılaşmalar gösterebilirler. Sünnîliğin ana mezheplerinden birisi olan Eş‛arîlik, Irak coğrafyasında ortaya çıktı. Farklı bölgelere yayılan Eş‛arîliğin Şam coğrafyasında nasıl ve ne şekilde tezahür ettiği bu araştırmanın ana problemini oluşturmaktadır. İlk…
Üç Kardeş Meselesi ve İlahi Adaletin İmkanı
Üç kardeş (İhve-i Selâse) meselesi, teodise için ciddi bir sorun teşkil etmekte olup Eş‘arî müellifler, Mu‘tezile’nin görüşünü çürütmek için sıklıkla bu meseleye atıfta bulunmuşlardır. Bu atıf hem Mu‘tezile’nin aslah doktrinini hem de ilâhî adalet hususundaki umumî vurgusunu hedef alır. Bu yazıda Eş‘ariye’nin ve Mu‘tezile’nin klasik dönem görüşleri birlikte değerlendirilmektedir. Aynı zamanda, üç kardeş meselesinde sorunun…
İslamî İlimlerde Toplumsal Gerçeklik, Hakikat ve Söylem Problemleri
İslamî ilimler, İslam bilimleri kavramı modern üniversite çatısı altında faaliyet gösteren İlahiyat fakültelerinin akademik yapılanmasını tanımlamasının yanında, ilgili akademik birimlerin eğitim-öğretim programında da yer almaktadır. İslamî ilimleri oluşturan disiplinlerin (kelam, tefsir, hadis, fıkıh/İslam hukuku vs.) geleneksel literatürde tanımlandıkları kavramların aynılarıyla anılmaları zaman zaman tartışmalara konu olmuştur. Klasik adlandırmaların korunmasına karşı çıkanlar, yeni bir disiplin gözüyle…
Ebü’l-Muîn en-Nesefî ve Hüsün-Kubuh Anlayışı
Mâtürîdîliğin önemli simalarından Ebü’l-Muîn en-Nesefî, görüşleriyle Mâtürîdîlik ekolünün sistematiğini kurmasının yanı sıra aynı zamanda genel olarak Müslüman düşüncesi üzerinde de oldukça etkili olmuş bir bilgindir. Onun özgün fikirlere sahip olduğu kelâmî görüşlerinden biri de hüsün-kubuh konusundaki düşünceleridir. Çalışmada, Nesefî’nin hüsün-kubuh (iyi-kötü) meselesi hakkındaki görüşleri, farklı değişkenler dikkate alınarak mukayeseli olarak analiz edilmiştir. Hüsün-kubuh meselesinde Nesefî’nin…
Alevî Yazılı Metinlerinde Allah Tasavvuru
Allah’ın varlığı, birliği, eşi ve benzerinin olmadığı inancını ifade eden tevhîd ilkesi Kur’ân’ın olduğu kadar Alevî yazılı kaynaklarının da en temel ilkesi olarak kabul edilmektedir. Ancak tevhîd inancı Sünni ve Şii İslam geleneğinden farklı olarak Alevî inanç sistemi içinde Allah-Muhammed-Ali üçlüsü çerçevesinde irdelenmektedir. Alevîliğin Allah-Muhammed-Ali yolu olarak ifade ediliyor olması bunun temel nedenlerinden biridir. Alevî…
Mu‘tezile’nin İnanç Müdafaası
İslam dininin temel inançları nasslarla belirlenmiştir. İnanç esaslarının belirlenmesi ve temellendirilmesinde önde gelen kesim kelamcılardır. Mu‘tezile mezhebi İslam kelâmının ilk temsilcisi olarak görülmektedir. Mu‘tezilî kelâmcılar hem naklî hem de aklî bilgiyi kullanarak kelâm sisteminin kurulmasında öncü rol üstlenmişlerdir. Özellikle tevhidi koruma hassasiyetiyle nakli bilgileri çok seçici bir şekilde ele alarak tenkit süzgecinden geçirmişlerdir. Bununla İslam…
Ömer Nesefî’de Şefaat Düşüncesi
Mâtürîdî kelâm düşüncesinin simge isimlerinden biri olan, yazdığı akaid risalesiyle İslâm dünyasında haklı bir şöhrete kavuşan Ömer Nesefî, bu alandaki görüşlerini daha çok tefsir eseriyle ortaya koymuş bir şahsiyettir. Bu manada onun temas ettiği konulardan biri de şefaat meselesi olmuştur. Ehl-i sünnet çizgisi içerisinde konuyla ilgili görüşlerini beyan eden müellif, şefaati mutlak şekilde reddeden ayetlerle,…
Kelam’da Salah–Aslah Tartışmaları
Bu çalışmanın amacı Mu’tezile’nin ‘maslahat’ teorisinin incelenmesidir. Bu teori ‘aslah’ teorisi olarak bilinir. Fakat biz, onların ‘salah’ ve ‘aslah’ kav-ramlarına ayrı ayrı yer vermeleri sebebiyle konuya ilişkin doğru çatı kavra-mın, ‘maslahat’ olduğunu düşünüyoruz. Dolayısıyla Mu’tezile’nin salah ve aslah kavramlarına yaklaşımı bir bütün olarak ‘maslahat’ teorisi şeklinde ele alınmaya daha uygundur. Muhalif ekollerin salah-aslah teorisine yöneltmiş…
Tanımlama Sorunsalı Bakımından Deizm Kavramına Kritik Bakış
Mantık ilminde, “tanımlanamazlar” olarak ifade edilenleri paranteze alarak her şeyin, bu arada her kavramın bir tanımının söz konusu olduğunu ifade etmek mümkündür. Tanımın, gözetilmesi gereken kuralları vardır ve tanımlamada bulunan kimsenin bunlara riayet etmesi elzemdir. Aksi taktirde, eksik yahut yanlış tanımlamalardan dolayı, kavramlar ya müphem ve anlaşılmaz olur ya da yanlış anlatımlara ve yanlış anlamalara…